İnanışa göre tılsım (Talisman)’ın etkili olabilmesi, tabiattaki bazı güçlerle ilişki kurulmasına ve uğurlu bir zamanda yapılmasına bağlıdır. Türk toplumlarında tılsım ve tılsıma benzer uygulamaların mazisi İslâm öncesine kadar uzanır.
Ay akrep burcunda iken mühre kazıtılan akrep figürünün, kişiyi akrep ısırmalarına karşı koruyacağı, arkasını üstü açık olduğu halde aya doğru dönen hayvanların, ay ışığının arkalarına vurması sebebiyle öleceği… gibi hususlar semavî kuvvetlerle dünyevî kuvvetlerin belli bir tarzda bir araya gelmesi sonucunda oluşan tılsımlara örnek olarak verilmiştir.İbn Hazm , tılsım hakkındaki gözlemlerinde “Tılsım, eşyanın tabiatını değiştirme ve gözbağcılık değildir. Tılsımlar, Allah Tealâ’nın terkib ettiği birtakım güçlerdir ki, soğuğun sıcak ile ve sıcağın soğuk ile giderilmesi gibi, Allah Tealâ bu tılsımlar vasıtasıyla başka bazı güçleri ortadan kaldırır.” ifadesine yer vermiştir.
Semavî güçlerle dünyevî güçler arasındaki denge ve ilişki doğru bir biçimde kurulduğu zaman, tılsım sonuç verir. “Mıknatısın demiri, kehribarın saman çöpünü çekmesi ve sirkenin ittiği taş böyledir. Bu taş, içinde sirke bulunan kaba sarkıtıldığı zaman kaba girmez, dışına kaçar. Keza yağmur çeken taş da buna örnektir ki, bu taş Türkler arasında iyi bilinir.”Kur’an-ı Kerîm ve Hadis-i Şerif’ler, Allah’ın iradesi dışında hiç kimsenin kimseye fayda veya zarar vermeyeceğini defalarca vurgulamış, tılsım yapan kişide olağanüstü bir güç bulunduğuna inanmayı kesinlikle reddetmiştir.